86.400 SANİYE
Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün,
hesabına her sabah 86.400
Dolar para yatırılıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar
harcamak zorundasın,
Ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap
Her
akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın? Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın;
Hepimiz,
Zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz;
Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz; yarına transfer
edilemez,
Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok,
Saniyelerini
şu anı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla yatırım yap.
Mutluluk, sağlık ve başarı
için. Zaman kaçıyor. Her gün için en iyisini yap.
Bir senenin değerini anlamak için sınıfta kalmış
bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için,8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir
haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir çilekeşe,
Bir saatin değerini
anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için, trenin
kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir
saniyenin yüzde birinin değerini anlama için olimpiyatlarda gümüş madalya
Kazanan koşucuya sor. Her
anını değerlendir, her dakikanı çok özel biriyle paylaş.
Zamanına ortak edebileceğin
kadar özel biriyle.
Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek zaman sırlar,
Meçhullerle
dolu. Sadece şu an sana verilen gerçek bir armağandır. Bu hafta dostluk haftası olsun. Arkadaşlar
bulunmaz mücevherlerdir. Bizi üzerler, cesaretlendirirler ve zaman zaman avuturlar. Kalplerini bize açarlar. Arkadaşlarına,
onları sevdiğini göster.
Arkadaşlık mesajını herkese gönder, cevap alırsan bütün
hayatın için bir dostun bulunduğunu anlarsın. Onlara ne kadar çok ihtiyacın olduğunu ve senin için
ne kadar önemli olduklarını dikkatle denersen görürsün.
ESKİ BİR TAPINAK YAZITI Gürültü patırtının ortasında sessizce, sükunetle
dolaş; sessizliğin içinde huzur var. Sakın bunu unutma...
Herkesle dost olmaya çalış. Sana
bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla
ve unut. Ama kimseye teslim olma...
İçten ol, telaşsız anlat... Kısa, açık ve net konuş...
Başkalarına kulak ver...Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir öyküsü
vardır.
Yalnız yaptığın planların değil, başardıklarının da
tadını çıkar...
Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen. Hayattaki dayanağın işindir,
unutma. Sevebileceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş
olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle
de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol...
Sevmiyorsan eğer, sever gibi yapma... Çevrene ve tanıdıklarına önerilerde bulun, fakat asla hükmetmeye
kalkma...İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın
sevgi konusunda yüzyıllardır öğrenebildiği, bir kumsaldaki kum taneciği bile değildir.
Aşka
sakın burun kıvırma...Aşk nedir? Çöl ortasında yemyeşil bahçedir. O bahçeye bakmayı hak
etmiş bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli ilgiye, yardıma, bakıma, sevgiye ihtiyacı olduğunu
unutma.
Hayatta kaybedebilirsin. Kaybetmeyi ahlaksızca bir kazanca tercih et. Birincisinin acısı bir
an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki; o yolda mağlup olman
bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Yıllar geçiyor,
geçecek... Yılların geçmesine öfkelenme...Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.
Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan,
yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil,
gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra kendini tutamayabilirsin. Yüreğini isyana kaptırabilirsin...
Fakat unutma, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış
içinde ol...
Annenin seni doğurduğu saatleri hatırlıyor musun?
Sen ağlarken herkes
sevinçle gülüyordu.
Öyle bir ömür geçir ki, sen öldüğünde herkes ağlasın...
Sabırlı,
sevecen ol, erdemini yitirme...
Önünde sonunda sahip olduğun tek servet yine kendinsin.
Görmeye çalış
ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır...
|
HAYATA
1- Kendimi neşelendirmek istediğim
zaman en iyi yolun başka birini neşelendirmeye çalışmak olduğunu öğrendim.
2- Bir
bebeğin evlilik sorunlarını çözemeyeceğini öğrendim.
3- Bir tartışmayı tatlıya
bağlamadan yatağa gidilmemesi gerektiğini öğrendim.
4- İşyerinde romantik ilişkiler
aranmaması gerektiğini öğrendim.
5- İnsanin kendisinden daha sorunlu birisiyle evlenmemesi gerektiğinin
öğrendim.
6- Çalıştırdığımız insanlara iyi davrandığımızda,
onların da müşteriye iyi davrandıklarını öğrendim.
7- Bir toplantıda zekâmı
ya da sohbetimi göstermek konusunda tercih yapmak gerektiğinde sohbeti seçmenin daha iyi olacağını
öğrendim.
8- İnsanlara iyi davranmanın hiçbir maliyeti olmadığını öğrendim.
9-Gerçekten yasamaya başlamak için emeklilik beklenirse, çok uzun bir süre beklenilmiş olunacağını
öğrendim
10-İyi kalpli olmanın mükemmel olmaktan daha önemli olduğunu öğrendim.
11-Bir
domuza ve bir çocuğa istedikleri her şeyi verirseniz sonuçta çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz
olacağını öğrendim.
12-Kimle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli
karar olduğunu öğrendim.
Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç
yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini
görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış.
Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini
kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını
kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini
fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle:
“Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için
çok üzgünüm." demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş:
"Parmaklarım ne zaman yeniden
çıkacak?"
Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...
Birisi masaya süt döktüğünde
ya da bir bebeğin
ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın.
Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda,
önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman
onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata
yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler insanı sonsuza
kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin
ve sevin.
Gerçekten ilginç. İnsanlar elektronik posta kutularına fıkra veya eğlendirici türden
bir haber geldiği zaman, fazla düşünmeden bunu adres listelerindeki tüm arkadaşlarına gönderiyorlar.
Fakat yukarıdaki gibi üzerinde düşünülmesi gereken bir mesaj olursa, bunu arkadaşlarına gönderip
göndermeme konusunda defalarca düşünüyorlar ve sonuçta da adres listelerindeki herkese göndermiyorlar
|